18 Haziran 2015 Perşembe

Çünkü...

13.12.2013 yılında karalamışım aşağıdaki yazıyı ama yayınlamamışım... görüyorum ki henüz 2 sene gibi -belki de kısa- bir süre geçmiş olmasına rağmen pek bir değişiklik olmamış:):)  insanlar değişmiş olsa da konular aslında hep aynı:)
Belki de biz sürekli aynı hayatı yaşıyoruzdur ve oyuncular değişiyordur... Kim bilir:)


Çünkü ile başlayan bir sürü cümle kurmak istiyorum....

Kimseyi istediğin, hayal ettiğin, gördüğün gibi tam anlamıyla tanıyamazsın ki...Evet haklısın insanlar birbirlerini çok çabuk ve çok kolay tüketiyorlar... Çünkü belli bir zaman sonra insanların  insana tahammülü de azalıyor, kendini başkasına alıştırması da kolaylaşıyor, alıştırabildiyse de ayrılması çok zor geliyor...

Şöyle anlatayım, İnsan sevmeye açtır! Herkese karşı değil tabi ki, sadece sevebilme, aşık olabilme ihtimali olan kişiye karşı açtır.. Açlığını gidermek için de onu tanımak ister, onu görmek, onun elini tutmak, gözlerine bakmak, onun yaptığı makarnayı yemek ister, Yiyemiycek olsa da denemek ister:) ona sarılmak ister, onunla uyumak, onunla uyanmak ister... Derdini de sevincini de paylaşmak ister... Bunların sadece çok küçük bir kısmı için bile insan yakınında olmak ister...  Çünkü insan karşısındaki insanın doğru kişi olup olmadığını uzaktan bakarak anlayamaz, Çünkü onu her yerde takip edip ara sıra muhabbet,sohbetle tanıyamaz...Yanıbaşında olmak ister... Sebep bu aslında...

Korkutucu olan şey ne biliyo musun? Doğru mu değil mi diye belki de yıllarca içinde 'acaba doğru insan o muydu?' sorusunu kendi kendine tartışmak mı istersin , yoksa bir ihtimal de olsa doğru insan olabileceğini düşündüğün biri ile denemek mi? Doğru veya değil, bunu anlamanın tek bir yolu var...:)

Peki devamlı neden diye soran birisinin sebebi nedir? Sadece korkması mı? Yanılmaktan mı korkmaktadır... Korkmaktan mı yorulmuştur... inancı mı kalmamıştır? Güveni mi yoktur herhangi bir şeye?... Acaba hangisidir yazılanlara suskun kalmak.... içini döken -bazen alkollü bazen ayıkken - birinin yazdıklarına  verilmeyen cevaplar acaba bi yerlerde beklemekte midir? içindekileri söylemek için neden bu kadar çekinmektedir... Çok mu canı yandı acaba? .... Soruların sonu gelmez cevaplar alınamadıkça....

Evet, insan zamana ihtiyaç duyabilir... Her karar öyle ha deyince verilmemeli tabi ki... Ama karar vermek istiyorsa bile  o zamanı en iyi şekilde değerlendirmelidir.Verdiği kararın kendince doğru olup olmadığını geceleri sorguladığında, en azından kendi kendine verecek cevabı olsun ama dimi?

Hak ettiğini düşündüğün biri için cevap basit, dene ve gör!!!









13 Ağustos 2014 Çarşamba

Kırmızı L Koltuk

Kırmızı L koltuk

Bir kırmızı koltuk düşünün,

L koltuk ama köşeye konanlardan,

Kırmızı koltuk L harfine benzeyen köşe koltuk

Oturan çok kişi var onun üzerine,

Ama 4 tanesi sabit, geri kalanlar değişiyor

Üzerinde ne dertleri taşıyor o 4 ü çok iyi biliyor

Öyle bir kırmızı koltuk işte, kan kırmızı

Kırmızı koltuk yeri gelince yatak da oluyor

Uykun gelse de, sabaha karşı sızman gerkirse de, şekerlemek istersen onunla hiç hayır demez o kırmızı koltuk

Çok dert dinlemiştir, çok sevinci paylaşmıştır o kırmızı L koltuk

Bir dillense bizi, bize bizden daha iyi anlatır galiba

Çok sevdi o kırmızı koltuk
Çok ağladı o kırmızı koltuk
Çok güldü o kırmızı L koltuk
Çok dinledi o 4 kişiyi hiç konuşmadan o kan kırmızı L koltuk

İster köşede koltuk olsun ister yatak farketmez

Bizi hep dinleyen ve hiç yorum yapmadan bizi seven o kırmızı koltuk var ya,
Öyle bir kırmızı koltuk işte, kan kırmızı

Biz de seni seviyoruz kan kırmızı L koltuk:) 

21 Mart 2014 Cuma

Son Başkan Babamıza...:)

Sevgili Babacım,

30 Mart 2014 günü itibariyle 10 yıldır başarıyla yürütmekte olduğun Birgi Belediye Başkanlığı görevin müthiş bir onurla son buluyor.

Son başkan olarak tarihdeki yerini alıyorsun, resmiyette son başkan olabilirsin ama memleketin için son 10 yılda zor şartlar altında tüm ekibinle göstermiş olduğun emekle hepimizin gönlündesin.

Dedemiz Musa ŞENER'in de 50 yıl önce aynı görevde olmuş olması bizim için ayrı bir gurur.
Dedemizin hatıralarını belki de hayallerini yaşatmak için memleketine gösterdiğin özveri kimi zaman ailenin bile önüne geçmiş olsa da görevini iyi,kaliteli,herkesin gıpta edeceği bir sonuca ulaşmak için yaptığını biz  hep biliyorduk.

Senin bizimle gurur duyman için elimizden geleni yapıyoruz, sana,ailemize,görevine karşı sorumluluklarımızı hep yerine getirmeye çalıştık. Bizim de seninle ne kadar gururlandığımızı, senin görevini ne kadar özveri ile yaptığını herkese anlatmaktan bir an bile şüphe duymadığımızı bilmeni istedik.

Senin evlatların olmaktan dolayı gurur duyuyoruz.

Sevgilerimizle,

Onur ve Mert





Şener Ailesi...:)



Birgi'den önceki aşkı:)

 Çok ciddi bakar...




 Küçük oğluyla hanımı...:)

Evet gülüyoruz....:)

27 Şubat 2014 Perşembe

Tiyatro kendini kapattı Can işsiz kaldı...

Tiyatro sahnesi tozunu yutana bağımlılık yapar, izlemeye bile gitmemiş insana alerjiden başka bişey yapmaz...
Tiyatro sahnesi öyle bir yerdir ki uzun zaman çalışırsınız didinirsiniz, kusursuz olması için elinizden ne geliyorsa yaparsınız.Aslında en başından meyve ağacı yetiştirmek gibidir.Meyvesini öyle hemen vermez elinize, çok sulamak ister, güneşi görsün ister, onunla birlikte muhabbet etmek, münakaşa etmek, kahkaha atmak, gözyaşı dökmek  ister...

Bir bağlandınız mı vay halinize, hep üretmek istersiniz, hep oynamak istersiniz...

Bir süre sonra da tiyatro hayatınızın bir parçası değil, hayatınız tiyatronun sahnesine taşınır...

Her yaptığınızı oyun zanneder, o oyunu kuralına göre hata yapmadan oynamaya çalışırsınız. Önce kafanızda kurar, her sahnenizi tek tek aklınıza işlersiniz. Sonra da action!!!

Gelelim Can'a...

Can acemidir, henüz hayatını tiyatro sahnesine taşıyamamıştır ama seviyordur Tiyatroyu..O da bir gün mutlaka büyük oyuncu olacaktır.

Can işi gücü bırakır tiyatroya koşar... Her fırsatta onun yanındadır, vaktinin çoğunu ona ayırır, ne derse onu yapar, ne isterse fazlasını verir kendinden...onu mutlu etmelidir kendince, çok çalışır ki hayatının bir parçası olsun ister. Aklından hiç çıkarmaz tiyatroyu, aslında Can Tiyatro aşığıdır. Gece gündüz uykusunda bile oyunlar hakkında düşünür, tiyatro neyi gerektiriyorsa onu yapar.

Dedik ya Can acemi diye, Can fakında olmadan aslında kendi hayatını oynamaya başlamıştır bile.Zannediyor ki biz tiyatro ile bir oyuna hazırlanıyoruz, ikimiz ana karakterleriz, diğer herkes yardımcı karakter...Haklı olduğu tek nokta ana karakter olduğu... Tiyatro onunla oynamaktadır aslında ama o tiyatroyla oynadığını sanır...
Neyse bir süre sonra Can oyuna iyice alışmıştır, bağlanmıştır, onsuz yaşayamayacağını düşünür. Öl dese ölür, Bir GÜLERYÜZ'üne 15 sene kölelik ederim der kendi kendine...Çünkü artık oyunun tekrarları sıklaşmıştır, her gün saatlerce çalışır, durmadan tiyatroyla vakit geçirir olmuştur.

Artık gün sahne almak günü zanneder Can, meyveleri toplama zamanı gelmiştir der, bundan sonra ağacın kökleri daha da sağlamlaşıcak, tüyatroyla bir bütün olucaz diye düşünür...

Ama öyle olmaz, Tiyatro der ki biz bu oyunu sahneleyemeyiz...Can şaşırmıştır, üzülmüştür... Daha iki gün var daha çok çalışır eksikleri gideririz der, Tiyatro istemez...

Cevapsız bir sürü soru ile Can öylece kalakalmıştır...Bu sahne senin için kapandı der Tiyatro... Can önce kabullenmek istemez, olur mu biz birlikte oynamıyor muyduk diye iknaya çalışır ama nafile...

Tiyatro kendini kapattı Can işsiz kaldı...

Tiyatro niyetini açıkça belli etmiştir, Can ile oynamayacaktır daha fazla.. Kendi tiyatronu kendin yaz demek istemektedir...

El mahkum Can, git kendi oyununu yaz ve oyna...artık acemilikten çıktın...


27 Ağustos 2013 Salı

Askerliğin Öğrettikleri....:)

Askerliği bitireli baya zaman geçti aslında-3 ay kdar- ama yazılmış olanları biraya getirmek alışkanlık oldu artık... Bi de anca fırsat bulabildim :)

İyi kötü bir çok anıyla çok şükür atlattık, evet rahattı ve dışarıyla iletişim kurabileceğin bir telefon vardı....  Toplamda memleketimin plakası kadar Askerliğin öğrettikleri ile ilgili notlar yazmıştım, çok tuttu:):) Hatta REşat 33 teyken Kitap kapağını bile hazırlamış sağolsun:)

Evet favori fotolarım da var, tabi hepsi can sıkıntısından ortaya çıkmış şeyler:):) En bombası yaklaşık 10 gün boyunca her sabah tras olmadan once köpük sakal yapma projemdi:):) Sonuç yanda:):)











Tabi ısınma faaliyetimiz için odun toplama faaliyetini gerçekleştiriyoduk.... Ben de Devriyeci olduğum için araba nerde ben de ordayım:):) Bir süre sonra odunlarla aramızda bi bağ oluştu tabi:):) Onlarda canlı dedim ve oturan odun adam yaptım:) yaklaşık 1,5 saat süren çabalarım sonucu oluşan oturan odun adam:):)







Daha bir çok fotoğraf var ama bu kadarı bile gülümsemeniz için yeterli olmuştur umarım...:):)

Hasretlik belki de askerliğin en zor kısmı, eve yakın olmak pek birşey değiştirmiyor malesef:/ 
Hesap kitap işlerine de merak sardırıyor askerlik sağolsun:) Her sabah paspas yapmaktan artık yemekhaneyle bütünleşmiştim, o ara bi hesap yaptım;Paspas durum raporunu sundumdu....

Paspas durum raporu : 

Her gün 726 karelik yemekhaneyi ve 11 basamaklı merdiven paspasi itina ile yapıldı...
Her karenin bi kenari 30 cm... 
Yani günlük 65,34 m2 + 11 basamak paspas var...
Usta birliğine teslim olduğumuzda 110 gün safak sayiyoduk... bugün safak 13:) 

Toplamda 97 gündür paspas çekiyorum...
Bu da demek oluyo ki, buraya geldiğimden beri
6.338 m2 lik bi alanı ve
1.067 basamakli bi merdiveni paspaslamisim:)
Yaklasik 18 basketbol sahası / 25 tenis kortu / 1.524 tane masa tenisi masasi silmisim...
De gidinin deeeh:) uzun dönem yapsak vay halimize:)



Her neyse askerlik sağolsun gerekli gereksiz bir sürü şey öğretti, aşağıda da Facebook üzerinden zamanında paylaştıklarım var... Benim favorim  13 numara:):):) 


Askerligin ogrettikleri -1:
 Kral tv de altyazilarda yazilanlarin hepsi gercekmis galiba...safaklar dogru:) günü gününe tutuyo:) o mesajlari kraldaki ozel altyazi ekibi yaziyo saniyodum  :)

Askerligin ogrettikleri - 2 :
Show un arsivinde sadece Doktorlar dizisi var saniyodum...gunde min 6 saatlik (carsamba gunleri 10 saat) Pisyedili dizisinin 3.tekrarini bitirmek uzereyiz...arsiv saglam show'un:)

Askerligin ogrettikleri - 3 : 
Once supurge sonra paspas...once paspas atarsan camur olur, sonra 3 kere paspas atarsin...uyanikligin alemi yok:)  supurge +paspas < 3 *paspas

Askerligin ogrettikleri - 4 :
Devriyede yabancilarin evine hirsiz girince , komutan ve magdur kisi arasinda tercumanlik yaparken magdur sahisla geyik yapma,gulme,kahkahayi aklindan bile gecirme....
komutanlar anlamadiklari seylere bile kizabiliyolar 

Askerligin ogrettikleri - 5 : 
"Dur Safak aliyim bi senden" 
"Bakiyim kulaktan ne kadar ses cikiyomus" gibi muhabbetlere kesinlikle girme...
allah muhafaza iyi ses cikaran kulagin varsa o kulak safak alinmaktan hep kipkirmizi kalir, kulak uzar, eski haline bi daha donmez...

Askerligin ogrettikleri - 6 : 
Askere gelmeden onceki kural - "ne herseye en onde atla, ne de en arkada saklan.hep ortalarda ol."- dogru sanirdim ama komutanlar da bu kurali biliyomus, adam secerken hep ortalara daliyolar 

Askerligin ogrettikleri - 7 : 
Nobet tutan arkadasini her gordugunde elini once gögsüne sonra da nobetteki arkadasin isaret etmek suretiyle ve bunu 2-3 tekrar ile "ben mi tutiyim nobet ha ben mi tutiyim?" demeye calismak hakkaten cok bayiyo bi sure sonra, gerek yok bole seylere... 2 saat sonra sen de ordasin zaten 

Askerligin ogrettikleri - 8 : 
Sivil hayattan kalma laflarini mumkunse orda birak! Komutana "hocam, abi, amca, yaaaa," gibi kelimeler etme! o kelimeleri komple hayatindan cikartabilme yetisine sahip kisilere komutan denir! 


Askerligin ogrettikleri - 9 : 
Askerde hasta olunmaz, olunmamali.... Mesela;Lahana gibi giydigin kamuflajin ustunden el yordamiyla cigerlerin dinlenerek bronsit teshisi konulan yer askerliktir! 

Askerligin ogrettikleri -10 :
Askerlikte her yapılan işin adı "faaliyet" tir. Her faaliyet toplu halde yapılır.Acemilikte kesinlikle tek basina ortalikta dolaşamazsın. Önce sayarlar seni, sonra faaliyetini yaparsin. Hele tuvalet faaliyeti en sikintilisi....Yığılma oluyo o açıdan:)

Askerligin ogrettikleri - 11 : 
Icinizde cocuk sevgisi varsa, bazi komutanlarin cocuklarindan uzak durulmasi uygundur....iki kere yanagini sıkıp samimi olunca babasi gibi emretmeye basliyolar...o anda cocuklardan, evlenmekten filan soguyosun...la havle... diye sabir cekmeye basliyosun:)

Askerligin ogrettikleri - 12 : 
Internetini sınırsız yapmazsan bi hafta bole sıkıntı cekersin!

Askerligin ogrettikleri - 13: 
Denetleme denilen ve sadece bir gün süren iskence icin son 2 gun boyunca yapilan temizligin is plani: 

1- Yemekhaneyi yika
2- Paspas cek
3- Camlari sil
4- Paspas cek
5- Dolaplari sil
6- Paspas cek
7- Olmamis bi daha Paspas
6- Masalara Paspas cek 
7- Yerler kurumus Paspas cek
8- Kitaplari duzelttin mi?
- Evet Komtanim
- iyi aferin olmus onlar, simdi Paspas cekin
- (Dışından) emredersiniz!!!
- (Icinden)............!
9- tablolari sil
10- silerken yerler kirlenmis Paspas cek
11- aaaa duvarda parmak izleri varmis, cifle duvarlari sil
12- Tamam simdi Paspas cek
13- Kapilari sildiniz mi?
- Evet komtanim
- Tamam, bi daha silin!
- Ondan sonra komtanim?
- Ben mi solicem herseyi Paspas cekin!
.
.
.
.
.

42- Paspas cekildi mi buralara?
- Evet komtanim
- Tamam yeter hadi silahlarinizi alin!
- sonra onlari bi arkadasiniza verin, herkes. ciksin disari paspaslayip cikin siz de disari!!!
43- Geliyolarmis! Hadi girin iceri Paspas cekin!...

Cok sukur gelen ekip Paspas demedi!


Askerligin ogrettikleri - 14 : 
Askerdeyken sivil hayatta bile ozleyip, -senede bir gorussen de, her gun gorusuyor olsan da farketmez- telefonla ariyim de sesini duyiyim dedigin ya da uzun bir aradan sonraki ilk gorusmende sanki en son nerde kalmistik diyip muhabbete kaldigin yerden devam ettigin dostlarinin kiymetini daha cok anliyosun.Nokta

Askerligin ogrettikleri - 15 : 
Asker Duası, 
Cavusa rahmet onbasiya merhamet kidemliye hürmet alt devreye sabir eyle yarabbi.yilan gibi sürünmekten ördek gibi yürümekten hergün safak beklemekten kurtar yarabbi. 
Çarsinin yoklugundan mintikanin coklugundan tabak,kasik yikamaktan sen bizi arazi eyle yarabbi. 
Sabahlari erken kalkmaktan kizlar gibi yatak yapmaktan her sabah istima almaktan sen bizi kurtar yarabbi.
Dinimiz supaneke Amin

Askerligin ogrettikleri - 16 :
Askerden once bir tutam beynin dahi olsa, hepsini nizamiyede birakiyosun...Birakmadigini saniyosan olaylar silsilesi baş gosterdikce anliyosun ki kimse beynini kullanmana izin vermiyo, bosuna agirlik yapmasin diye dusunup nizamiyeye gidip teslim ediyosun...Teslim ettigine dair bi tutanak veriyolar eline bi de burda hersey kayit altinda...Beynini bile kaybetmen nerdeyse imkansiz, kaybettigini dusunursen de aslinda o kaybolmamistir, yer degistirmistir...


Askerligin ogrettikleri - 17 : 
12 gunde bir gelen bulasik sirasi nasil savılır?
Mumkun degildir ki sirani savamazsin, o gelir seni bulur...
Eline beline kuvvet bi kilo deterjan ve 20kilo sicak su harcayip her biseyi yikarsin 
12 gun yemegini yer yatarsin...

Askerligin ogrettikleri - 18 : 
Şafakla ters orantılı olarak ailene olan özlem artar!

Askerligin ogrettikleri - 19 : 
Memleketin her köşesinden ayrı şive ogreniyosun....

Istanbul: gelmiyorum
Izmir : gelmiyom
Diyarbakır: gelmiyem
Ordu : gelmiyuk
Gaziantep: gelmiyik
Trabzon: gelme gelmiyrum
Iskenderun : üj bucuktan beri ayaktayim, yatacam ben..
.
.

Askerligin ogrettikleri - 20 :
Safagi 35'e parasütle inmis olan ve 90 kilo sinirina gelmis asker arkadasini sirtina alip karakolda dolasmayacaksin....madem aldin sirtina kapidan gecmeye calisma bari...Hadi kapidan gectin kogusta bagirma, kesin komutan yakaliyo, mintikanin hesabini soruyo....
-"Sabah mintikalarinizi duzgun paspaslamayin gorcem ben sizi!!"
-"Hayatimiz mintika olmus komutanim, heheeeyyyt beaaa, sen kirlet biz gene sileriz her yeri (her yer derken binayi degil sadece zemin kismindan bahsesiyorum)"
DIYEMEDIM YA LA 
 

Askerligin ogrettikleri - 21 : 
Her gun ayni pislikleri temizleyip paspasladigimiz yeri, bi gunlugune paspaslamasak acaba ertesi gun yine ayni pislikleri paspaslayip paspaslamadigimizi hicbi zaman ogrenemicez....
Bak iste askerlik her zaman bisey ogretmiyomus! 

Askerligin ogrettikleri - 22 : 
Devriye sirasinda ben askerim bana bisey olmaz diyip her kopege artistlik yapmayiniz! 
Kopek sizin nihayetinde bi insan oldugunuzu anladiginda isler tersine donebilir...
Cok pis bi bakışı vardi tırstım!:)

Askerliğin öğrettikleri - 23 : 
Bireysel çevre kirliliğini askerligini yapmış olan bir kişi mümkün değil yapmış olamaz:)
Askerde yere çöp atarsan mintika zamanı onu yine kendin temizliycegini bilir hemen çöp tenekesi ararsin...
O halde askeriye mantigina göre, yere çöp atanlar ya askerligini yapmamış erkekler, ya da bütün bayanlardir sonucu çıkıyor  

Anafikir: 
Çevremizi Temiz Tutalim:)

Askerliğin öğrettikleri - 24 : 
Askere bu kadar geç gelirsen , o kadar savunmasız kalirsin ki, annenin dedikodu yapma çabalarını geçiştirmek yerine kendini kaybedip sen de yaparsın....Sagol anne yaaa 

Askerliğin öğrettikleri - 25 : 
Ne demiş ünlü düşünür Cem Yılmaz: "imkan olmayıp da bu kadar koyulan tek yer askerliktir"
Herkes bi yere kadar dayaniyo,
Ben de koyucam haa:)


Askerliğin öğrettikleri - 26 : 
Askerde komutanına göre ismin değişiklik gösterir:) 

Bilen Onur der,

Muhafazakar olan Musa der,
Bilmeyen herkese Eleman der
Kimi iyidir Paşam der,
Sinan Atcil a benzetir Sinan der,
Babacandır oğlum der,
Kimseyi sevmez kendisi de sevilmez; lan, pist, heeey asker, lan olum...der....
Hepsine verdigin cevap tek ve basittir,

"emredin komtanim"


Askerliğin öğrettikleri - 27 : 
Evet yerinde uygulamalı olarak gördüm; bahsedildiği gibi askerde herşey talimatlar ile belirtilmis, kendi kafana göre bişey yapamiyosun...

Ancak;
Bugün gözümüze çarpıp okuma isteği duyduğumuz 14 maddelik çamaşır yıkama talimatındaki kelimeleri cozmeye çalışmaktan konuya odaklanamadik...30 dan fazla anlamsız kelime:) kağıtta yazı çok görünsün diye tuşlara fazla fazla basmışlar sanki... belli ki kimse de okumamış:)

Sonuç;
Askerde birşeyi birisi daha önce çalıştırmışsa ve sıkıntı yaşamışsa sen de aynını yap ki rahat edesin:) 


Askerliğin öğrettikleri - 28 : 
Askerde herkesin işine göre değişik kasları gelişir:) 
Öncelikle herkesin paspas kası ortaya çıkar...
Sonra, 
Şoförün vites kası,
Devriye erinin sürgülü kapı kası,
Aşçının kepçe kası,
Kantincinin para-çokomel kası,
Çaycının tepsi kası,
Kazancının kürek kası,
Santralcinin telsiz kası,
Nöbetçinin migfer kası,
Karakol çavuşunun "hoşgeldiniz, ne vardı" kası:)
Sivilde bi daha kullanmamak üzere ortaya çıkar 


Askerliğin öğrettikleri - 29 : 
Eğer alıştığınız mevcut kadro haricinde yeni bir komutan gelirse, onun ilk nobetinde dikkatli olucan...Olmazsan bi saat boyunca haberin olmadan dibinde bekler, telefondaki oyununu izler:) sonra da telefonu alır gider, ruhun duymaz, uyku tutmaz:) 
Hararetli tartışmalardan sonra telefonu geri alamazsın! geçici bi süreliğine çekmeceden alırsan yine ister ve alır ama sonra illa kendisi geri verir:)

Yeni çocuğu sevdim:)

Askerliğin öğrettikleri - 30 : 
Askerde ne yicem diye düşünmene gerek yok...
Mevsimine göre 3 çeşit yemekte bile havuç, bezelye, patlıcan, kabak, karnabahar olabilir... Ancak;
En önemlisi her öğünün değişilmezi PATATES'tir..
Benim gibi memleketinin her yeri PATATES olan ve cips reklamına çıkmış Ayse teyzeyle hemşehri olan, doğuştan patates parmaklı (anne-baba bu sizin suçunuz değil:) ), PATATES manyağı birisi bile bıktıysa -burdan nereye seslenecegimi bilmiyorum ama- 
yetkili komutanlar lütfen bi süre PATATES yemesek??? 

Askerliğin öğrettikleri - 31 : 
Askerlikte hayvan sevgin tavan yapar, 
Karakola sığınan köpekleri beslersin, 
Arada bir ortaya çıkan kaplumbağalar bi saat içinde ne kadar yol alıyor diye izlersin:)
Her yemek sonrası yemek artıklarını bekleyen kedileri içtima alır gibi dizersin(bi ara 18 tane olmuştu)
Karakolun her yerine yuva yapmayı başaran karınca çeşitliliğine şaşırır, gruplar arası kim kimi seviyor acaba diye 3 saat onları izlersin
Hamam böceklerini hangi ilaç öldürür diye düşünmekten yorulur onlarla yaşamaya alışırsın:)
Yakında hepimiz kendi nüfusumuza 5 çift sivrisinek alicaz, hiç dibimizden ayrilmiyolar
Bizi en çok üzen de, askerden tezkere almış olan ve geldiğimiz günden bu yana evcillestirme çalışmaları süren silah arkadaslarimiz var..sizi çok özlüyoruz buralar çok sessiz:(



Askerliğin ogrettikleri - 32 : 
Birileri kavga ediyorsa sakın ayırcam diye uğraşma, kavga bitsin hepsini topla git dimi? 
Kavga etme isteği ve adrenali ile üzerine gelen aracı her ne kadar frene basmaya başlamış ve kayarak üzerine gelse de elinle durdurmaya kalkma:/ durmuyo:)

Askerliğin öğrettikleri - 33 : 
ARAZİ OLMAK terimi: 
Askerde arazi olmayı iyi bileceksin...
Sözlük anlamı şudur; 
Seni aradıklarında bulunmayacak kadar kuytu,
bağırdıklarında duyup cevap vermiycek kadar akustik,
işine gelip çıkman gerektiğinde de sanki iş yapiyormus gibi görünüp bahane uydurabilecegin kadar merkezi bi yer bulup istirahat etme faaliyetine arazi olmak denir.

Askerliğin öğrettikleri - 34 : 
Asker arkadaşları unutulmaz derler...
Her ne kadar rahat askerlik yapmış olsak da , her yerde askerlik aynıdır... 
Acemilikte koğuş kalabalık olur, ranzalar birleşiktir koyun koyuna yatarsin, uyanirsin,birlikte yatak toplarsiniz...
Usta birliğinde nüfus azalır, ama yine yataklarinizi birlikte toplarsanız...
Her sabah birlikte uyanır, birlikte traş olur,
Birlikte kahvalti edersin,
Her yemekten önce birlikte dua edersin,
Kulağından iyi ses cikandan, şafak alırsın:)
Birinin hatasını hep birlikte çekersin,
Birlikte sürünür, birlikte sinav cekersin,
Birlikte üşür, birlikte terlersin
Biri horlar ninni gibi gelir,
Biri konuşur (ben dahil), uyanirsin ne dediğini anlamaya çalışırsın ki sabah bole bole dedin diye muhabbet olsun...
Birinin ayakları kokar, laf arasında arada bi dus alsak mı acaba dersin....
Biri RDM'dir, silahsizdir, nobetinde silahını tutmasına izin verirsin...
(RDM: Rahatına Düşkün Mehmetçik)
Biri lazdır, öğleden sonra kendi haline bırakırsin:)
Biri delidir, başkasıyla kavga edip askerligini yakmasın diye bi gözünle onu takip edersin...
Biri yeni gelir,evini ozlemesin diye saatlerce muhabbet edersin...Hepimiz ayniyiz dersin..
Birinin parası yoktur, cebindekini paylasirsin...
Komutana birlikte küfreder birlikte seversin...
Biri dışarı çıkıyorsa herkese sorar bi ihtiyacın var mi diye, mahrem bölgesi gibidir...
Ama kimse diğerinin mintikasina karışmaz, herkes kendi yerini temizler keyfine bakar:)
Güle oynaya yaptık bitirdik sayılır askerliği....
Sizi unutmiycam gençler:)


Askerliğin öğrettikleri - 35 : 
Askerlik mi? O ne?  
35- izmir- SON:)

Askerliği güzelleştiren asker arkadaşları galiba, hepinize çok teşekkür ederim beyler:)

30 Ekim 2012 Salı

Atam'a ...... Yüreğine sağlık Körmit!!!

Çok sevdiğim bir kardeşimin yazısını aynen paylaşıyorum....Ara ara açıp okumak lazım, hatırlamak, unutturmamak lazım..

Yüreğine sağlık Körmit Salamanca...


Atam,

Bir 29 Ekim daha geride kaldı.

Her sene sıkılmadan yaptığım gibi bu senede, TRT'nin TRT olduğu dönemlerden kalma 4 CD'lik Kurtuluş ve Cumhuriyet'i izledim. Ritüelim tamamlandı.

Yandaş medya, kendine göre yazmış bir şeyler, videolar resimler paylaşmışlar kendilerince. Güldüm... Kurtuluş savaşını tekrar izledikten sonra okuyunca, çok güldüm... Hala, inadına, Mustafa Kemal'in neferleri olanlar yürüdü Anıtkabir'e Atam; 7 düvelin, topuna tüfeğine, çorapsız, silahsız, aç ve yorgun kafa tutanların torunları yürüdü geldi senin yanına. Tazyikli su atan zırhlı tankmış, biber gazıymış, 5.000 tane polismiş; efendim neymiş, bunlar durdurmuş... Gel de sen de gülme Atam...

Özetle, hala izinden yürüyenler var, rahat uyuyasın diye uğraşanlar, emanetlerini, canla başla savunanlar var Atam, bizi bu hazineden mahrum etmek isteyen dahili ve harici bedhahlara karşı muhafazakarlıklarını hakkı ile yerine getirenler var, Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşerse, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağı vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyecekler var:

Cebren ve hile ile aziz vatanın, neredeyse bütün kaleleri zaptedildi, evet kabul, bütün tersaneleri belli bir kesimin şahsi mülkü oldu evet kabul, bütün orduları dağıtıldı, içeri, hapise alındı evet kabul, ve memleketin en az bir köşesi bilfiil işgal edildi, evet kabul. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde mi? Evet, kesin. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit ediyorlar evet. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşeli de çok oldu, evet kabul;

Ama senin seslendiğin, Türk istikbali'nin ve Cumhuriyeti'nin hakiki evlatları, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifesini yerine getiriyor Atam; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmak için seslerini yükseltiyor! Bir tenis maçında ya da bir 29 Ekim kutlamasında, "biz daha ölmedik", "biz daha buradayız", "Atatürk ilke ve inkılaplarını ve dahi Cumhuriyeti ve dahi İstiklali kanımızın son damlasına kadar savunuruz" diye bağırıyor! İşte bu yüzdendir ki;

Atam sen rahat uyu, bekçisiyiz Cumhuriyet'in !!!
 
 

14 Mart 2012 Çarşamba

Kardes Candır!!!

Koskoca şubat ayını hiçbirşey yazmadan geçirmiş olduğuma inanmak istemedim ama malesef iş güç ve ekmek parası kazanma hırsı  ile gezip tozmalardan vakit ayıramamış olmak içler acısı...

Yazma sebebim ise aşağıda...

Benim topu topu bi kardeşim var... Bugün nedense kendisine karşı ayrı bir özlem çektim... Ya insan yanyana yıllarca didiştiği, genellikle bi ton iş yaptırdığı, hep bakkala gidenin ya da çöpleri atanın o olması için uğraştığı, sağlam kan bağı olmasına rağmen dönem dönem en azılı düşman profiline oturttuğu yegane insanı bu kadar mı özler???
Aslında belli bi yaşa geldikten  sonra kardeşlik biraz farklılaşıyor...

Kardeşin olan kişinin hayatında ne olmuşsa ve olacaksa her durumda yanıbaşından ayrılmayacağına adın gibi emin olduğun, her türlü derdini, sıkıntını , mutluluğunu, sevincini, hayatınla ilgili en önemli konulardaki sırlarını tereddüt etmeden paylaşabileceğin, zaman zaman akıl danıştığın, tecrübesinden yararlandığın, ve bunları yaparken veya yaptırırken hiç bir karşılık beklemeden/ karşılık beklemediğini bilerek düşünmeden hareket edebildiğin, ona onu ne kadar çok sevdiğini pek fazla söylemesen de aslında ondan çok kimseyi sevmediğini bildiğini bildiğin hayatının sonuna geldiğinde bile onun için romayı bile yakacağın yeryüzündeki tek insandır....

üstteki paragraf yazsan roman ollur da biyerde kesmek lazım tabi::):):)

Uzun bir süre önce paylaştığım bir şey ile yazıya son vericem de son bişey; biladerim lan olum ben seni hakket seviyorum ya:):):)


Kardeş demek hayat demektir.
Kimi zaman aldığın nefeste diyebilmek.
kimi zaman üzüldüğün anda karşında bulabilmek.
Hiçbir zaman sevgili kardeş gibi olamaz.
kardeşin aşkı sevgiliden çoktur.
Sevgili terk eder, kardeş yanında baki kalır.
Sevgili emreder, kardeş teselli eder.
Kardeş sevgiliden çok sever.
Bilir misin bizde kardeşlik nedir.
Nefesin kesilirse, al ...

Sevgiler....